Tekonloji ilerledikçe kültürel zenginliğimizde buna paralel yozlaşmakta yada unutlmaya yüz tutmaktadır. İşte unutulan veya anlamı bilinmeyen bazı geleneklerimizden kısa kesitler. Yazımıza yorum olarak katkı yapabilirsiniz. Bizimde bilmediklerimizi öğrenme şansımız olur.
Güveyi Gülerse Düveyi Verir
Güvey başı dirilmesi sırasında güveyi yani damat orada bulunanlar tarafından güldürülmeye çalışılır. Bu genellikle güvey başı dirilmesi öncesinde hazırlıklar sırasında yapılmaktadır. Bayrakçılar damadın gülmemesi için çaba sarf ederler. Kim damadı güldürürse damadın anne ve babası tarafından o kişiye düve (dişi inek yavrusu) ya da koç hediye edilir. Bu hediyeler genellikle ailenin bütçesine göredir. Genellikle koç verilmektedir. Damat bunu bildiği için gülmeme konusunda duyarlı davranır. Ama onu güldürerek hediye kazanmak isteyenler ise damadı güldürmek için çaba gösterirler.
BAYRAÇILAR VE DAMAT
İlçemiz ve çevresinde düğün törenleri oldukça renkli geçerdi. Düğünün en önemli kişisi damat ve gelindir. Damat erkek olması sebebiyle düğün töreni sırasınca korunmaya en çok ihtiyaç duyulan kişidir. Çünkü düğün töreni süresince arkadaşları tarafından damada yönelik bazı uygulamalar, yaptırımlar, muziplikler yapılmaktadır. Burada tüm bunlardan damadı koruma işi bayrakçılara düşmektedir. Bayrakçı, damadın en yakın arkadaşları arasından belirlenir. Bunların kimler olacağını damat adayı belirler. Bayrakçı kişi kişi olup birisi yardımcısıdır. Birisi bayrağı taşırken diğeri diğer işleri organize eder. Bayrakçıların görevleri ise şunlardır:
1-Bayrağın muhafazası
2-Damada sahip çıkmak
3-Oyuna kaldırmak ve kalkmayanları sopa göstererek ikna etmek.
4-Damadın ayakkabılarına sahip çıkmak
5-Düğünün aksamadan devam etmesi için işleri organize etmek
6-Oklava ve pişirgeç tutmak
7-Gerdek gecesine kadar damat nerede ise orada bulunmak.
Gibi başlıklar halinde sıralayabiliriz.
BAYRAĞI KORUMA
Bayrak direği düğünü temsil eder.Bayrağın hazırlanması ve dikilmesiyle düğün başlar. Bayrak direğinin indirilmesiyle düğün sona erer. Düğün süresince bayrağın yere düşürülmesi ve çalınması bayrakçılar için utanç kaynağıdır. Bunun için bayrağa gözü gibi bakarlar. Bayrakçıların görevi her ne kadar bayrağı korumak olsa da bayrağı çalmak için fırsat kollayan arkadaşları da olmaktadır. Onlar içinse bayrak direğini ele geçirmek bir kıvanç kaynağıdır. Bayrağı çaldıran yada yere düşüren bayrakçılar halk nezdinde alay konusu olurken, bayrağı çalanlar ise rağbet görür. Bu da tatlı bir yarış içerisinde yapılır.
Düğün süresince bayrağı düşürmeden, çaldırmadan görevini başarı ile yapan bayrakçılar işin ehli kişiler olarak görülür. Şayet bayrağa sahip çıkılamaz ise; “Bir bayrağa da sahip çıkamadınız” gibi sözlerle alay konusu edilirler. Bayrak üstünlük simgesi olduğu için onu çalmak veya korumak önemli bir gelenektir.
BAYRAK ÇALINIRSA
Bayrakçılar bayrağı korumakla görevlidir. Bayrağı çalmak isteyenler ise yakın dost gibi görünerek , bayrakçıları yanıltmaya, oyalamaya çalışarak bayrak direğini saklamak için fırsat kollarlar. Bir anlık bir dalgınlık bayrak direğinin çalınması demektir. Bayrak direğini çalanlar, bayrakçılara ceza keserler.Bu olay tatlı bir yarış içerisinde devam eder.Bayrak direğini çaldıran bayrakçılar bayrağı geri alabilmek için bedel ödemek zorundadırlar ve bu bedeli bayrakçılar tarafından karşılanır. Alınan bedel bayrağı ele geçirenler tarafından genellikle ziyafet ortamında kullanılır.
BAYRAK DİREĞİ
Bayrak, gücü kuvveti egemenliği temsil eder. Onun için düğünlerde bayrak direği hazırlanır ve ayrıca oğlan evine bayrak asılır. Bayrağı görenler o evde düğünün olduğunu anlar. Bir nevi düğünün işareti olarak kullanılır. Bayrak direğinde ayna, oyalı ve pullu yazmalar, renk renk boyanmış cigalar (boyanmış tüyler) bulunur. Bu malzemeler sadace bayrak direğini süslemek amacıyla kullanılmaz. Düğün merasiminin en önemli unsuru olan bayrak direğinin düzen ve güzelliği oğlan evini temsil ettiği için özenle hazırlanır. Türk halk kültürüne göre bayrak direğinde kullanılan eşyaların ifade ettiği anlamlar ise şöyledir:
Bayrak: Bayrak Türk düğünlerinin kaçınılmaz simgelerindendir. Türk kültüründe kişi oğlu doğuştan beydir inancı hakimdir. Evlendiği zaman bu beylik unsuru kendisini gösterir. Onun yeni bir ocağı kurması ve yakması beyliğinin başlangıcı kabul edilir. Düğün bayrağı bu bağlamda o beyin kendi ocağında egemenliği anlamındadır. Yöremizde bayrak sadece oğlan evi tarafından dikilmektedir. Bayrak, bağımsızlığı egemenliği temsil etmektedir. Bazı yörelerimizde bayrak hem kız evi hem de oğlan evi tarafından hazırlanmakta olup, kız evinin bayrağı oğlan evinin bayrağı ile karşılaştığında kız evinin bayrağı yedeğe alınır.Bu gelinin yeni evinde damadın egemenliğini kabullenmesi anlamındadır. Yeni yapılan evin damına bayrak açılması yeni bir egemenlik alanı manasındadır.[1]
Direk: 2,5-3 metre uzunluğunda olup oldukça düzdür. Direk, doğruluğu simgelediği gibi kültürümüzde yer alan “Evimizin direği” deyiminde yer aldığı şekliyle yeni bir yuvanın kuruluşunu ifade etmektedir.
Evin direği, evin ayakta durması için direk kullanılmasını ifade ettiği gibi aile reisi olarak erkeğin kabul edilmesi anlamını taşımaktadır.[2]
Eski Türklerde nasıl yerle göğü birleştiren bir kazık, bir direk veya kutsal ve efsanevi bir ağaç varsa, örneğin, Başkurt Türklerinde de her kabilenin, orman içinde kutsal bir ağacı vardı. O ağacın üzerinde de aynı kabilenin tözü sayılan bir kuş tünerdi. [3] Bu açıdan bayrak direğinin kökeninin Türk Halk kültüründe geniş yer alan Ağaç kültüne dayandığını söyleyebilirizi.
Evin Direği başlığı altında evin ayakta durması için onun direk ile desteklenmesi ve evin direği olarak aile reisi olan erkeğin kabul edilmesi gibi örneklerden yola çıkarak ağaç kültünün özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ayna: Ayna bizim kültürümüzde geniş yer kaplayan bir öğedir. Yaptığımız saha çalışmalarında ayna ile ilgili çok sayıda uygulamanın olduğunu gördük. Bunlardan bazılarından bahsetmek aynanın kültürümüzdeki yerinin anlaşılması açısından faydalı olacaktır. Yöremizde gece aynaya bakılmaz, bakılırsa ömrü çalacağına inanılmaktadır. Gelinin sandığının ilk eşyası aynadır. Gelin ayna ile karşılanır. Böylece yeni evine aydınlık getireceğine inanılmaktadır. [4]Gelin sandığına ise ayna koymanın iyi olduğuna inanılır. Aynanın kırılması ise hayra alamet değildir. Yine Kur’an-ı kerim bulunan ve namaz kılınan odalarda aynanın üzerleri örtülür. Hamile kadınlar ve bebekler aynaya baktırılmaz. Çocuk aynaya bakarsa gözlerinin şaşı olacağına inanılır. Aynaların cin topladığına inanılır. Halk Sufizminde ayna, baht açıklığı iken[10] Kara Ayna”, baht kapalılığını” anlatır. [5]
Ayna, Türk kültür coğrafyasında hoş bahtlık aydınlık gelecek anlamını taşır.[6]
Eski Türk inanışlarına göre ayna suyu kutsamak için şamanlar tarafından kullanılmaktadır. Aynada insanların geleceklerini ve günahlarını görebildiklerine inanılmaktadır. Günümüzde büyü yapıldığı zaman, büyünün nasıl ve kimler tarafından yapıldığını tespit etmek amacıyla çocuklara suya da baktırılmakta olup su burada ayna vazifesi görmektedir. Yolculuğa çıkanaın arkasından su döküldüğü gibi ayna da tutulmaktadır. Böylece yolculuğun aydınlık olacağına inanılmaktadır.
Konumuz itibarı ile ayna, düğün merasimlerinde kullanılan bayrak direğine üç yöne bakacak şekilde konulur. Böylece gelinin yeni evine aydınlık, mutluluk getireceğine inanılmaktadır. Günümüzde geline ayna tutulması unutulmuş olup başına çerez ve bozuk para serpilmektedir.
Tarak: Tarak halk kültürümüzde doğurganlığı ve bereketi, düzeni temsil etmektedir. Hamile olan kadının oturacağı minderlerin altına tarak konulması çocuğunun kız olacağı, demir eşya konulması erkek olacağı, yada bu eşyaların gömülerek hangisinin önce bulunması çocuğun cinsiyeti belirlediğine inanılmaktadır.
Yazma: Oyalı ve pullu yazmalar kullanılır. Genellikle açık renkler tercih edilir. Yazma yani baş örtüsü iffeti, mahremiyeti temsil etmektedir. Bunun yanı sıra harcanılan emek, göz nuru, maharet gibi özellikleri yansıtır.
Cığa:Cığa tavuk ve kuş tüylerinin doğal kök boyaları ile renk renk boyanmasıyla oluşur. Eskiden gelin başlarının süslenmesinde kullanılmaktaydı. Bayrak direğinde kullanılması, gelin başında kullanıldığı gibi aynı anlamı taşır. Bayrak direğine hoş bir görünüm katmak ve mutluluğu ifade etmektedir.
Yukarıdaki eşyalara son dönemlerde güzellik katması açısından balon da takıldığı görülmektedir.
Düğün sırasınca görevini başarıyla yerine getiren bayrakçılar, bayrak direğine sahip çıktıkları için bayrak direğinde kullanılan malzemeler bayrakçıların olur. Özellikle yazmalar bayrakçıların çeyizlerine konulmak üzere bayrakçılar arasında paylaştırılır. Bayrak direğinde kullanılan yazmalar kız evinin çeyizinden verilir.
BAYRAKÇI HAKKI
Düğün bitiminde uygulanan bir gelenektir. Gelin yeni evine indikten sonra damat ve arkadaşları evi önünde oynatılır. Damadın oynaması düğün merasiminin bittiğine işaret eder. Oyundan sonra bayrakçılar bayrağı açarak damadın yakınlarından hak isterler. Damadın annesi, babası, ninesi, dayıları, halaları, teyzeleri, amcaları gibi yakın akrabası olan büyüklere bayrak açılarak bahşiş istenir. Bahşişin miktarı ve cinsi önemli değildir ama bayrakçılar fazla hak alabilmek için damadın yakınlarına tatlı dil dökerler. “Dünyada bir dayın olsun yeter, Amca baba yarısıdır, Oğlan dayısına çekermiş, halan olsun her işin kolay olsun” gibi sözlerle fazla bahşiş almaya çalışırlar. Toplanan bu bahşişler, bayrakçı ve yardımcısının yanı sıra düğün süresince kendilerine yardım eden damadın diğer arkadaşları kişi sayısına bölünür yada toplanan bahşişlerle topluca ziyafet çekilir.Bu bahşişler para olduğu gibi, kuzu, tavuk, vs yiyecekler ve giyeceklerden de oluşabilmektedir.
[1] Dr.Yaşar Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları c.1 s.292 Ankara 2001
[2] Ülker Şen, Pervin Ergun, Türk KültüründeAğaç Kültü, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2004.
[3] Dalgıntekin, Huri (1995), Tarsus Âdet ve İnanmaları, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, VII+180 s.
[4] Dr.Yaşar Kalafat, Balkanlarda…Cilt.1 s.236
[5] M.Bayram “Ali Evren Hakkındaki Yılan. (Evren=Ejder) Efsanesinin Ortaya Çıkışı” III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C.II.Ankara, 1986 S.75-79; E.Esin; “Evren (Selçuklu Sanatı Evren Tasvirinin Türk İkonografisinde Menşeleri)” Türkiyat Mecmuası, CXVIII, İstanbul, 1972, S.25-67
[6] Dr. Yaşar KALAFAT, Antalya Yöresi Örnekleri ile Türk Kültür Coğrafyasında Süpürge İnancı isimli Makalesi