KUDÜM DEDE TÜRBESİ: Yeri, Sandıklı’ya su veren su deposunun üst tarafındadır.
Adından da anlaşılacağı gibi Mevlevi zikir törenlerinde görev yapan bir “Kudumzen”dir.
Kudum kelime anlamı olarak; Arapça kökenli bir kelime olup çalan manasındadır. Mevlevi zikirlerinde kullanıldığı anlamda ise; Yarım küre biçiminde bir çift küçük davuldan oluşan ve din müziğinin önemli çalgılarından “kudüm”, dindışı ve mehter müziğinde “nakkare” adıyla anılmaktadır.
Her ne kadar Kudum Dede’nin, Anadolu’nun fethi sırasında şehit düşmüş bir eren olduğu söylenmekte ise de araştırmacılar Kudum Dedenin 15. ve 16.yüzyıl arasında yaşamış olduğunu görüşünde hem fikirdirler. Kudum Dedenin bir Mevlevi şeyhi olduğu bilinmektedir. Afyonkarahisar ilinin Mevlevilik merkezi olması sebebiyle Sandıklı’da buna paralel Mevlevilerin yoğun olduğu bir şehirdir. Mevlevi şeyhi olarak Sandıklı’da iki büyük evliya göze çarpmaktadır. Bunlardan birisi Şeyh Yahşi Köyünde türbesi bulunan Şeyh Yahşi Hazretleri diğeri ise Kudum Dededir.
Kudum dede, ilçemiz Karacören yolunda bulunan Tekke Odası olarak bilinen yerde metfun Al-i er Rumi hazretlerinin müridi ve sancaktarıdır.Belirli bir döneme kadar Sandıklı’da Mevlevilik devam etmiş fakat 1.Dünya Savaşının çıkmasıyla birlikte ilçemizde Mevlevilik kendi varlığını yitirmiştir. Buna en büyük sebep ise Mevlevi dervişlerinin topyekün savaşlara katılması ve hiç birsinin sağ olarak geriye dönememesidir. Diğer tarikatlar varlığını günümüze ya da yakın döneme kadar sürdürmüş fakat Mevlevilik yukarıdaki sebepten dolayı, çıra yakacak dervişi kalmadığından devamını ve gelişmesini sağlayamamıştır.
Halk İnançları:Kudum Dede ilçemiz ve çevresinden çok ziyeret edilen türbelerimizden birisidir. Konuşamayan,peltek olan çocukların hastalıklarının giderilmesi için halk tarafından ziyaret edilmekte ve bu mübarek zaat aracı kılınarak dua edilmektedir. İlçemiz Kırklar türbesinde görülen taşlarla şekil yapma burada da görülmektedir.
Türbe ve Çevresi: İlçemiz Karacören yolu üzerinde bulunan su deposunun alt tarafındadır. Yığma taşla beton malzeme kullanılarak yapılmıştır.Türbenin ilk halinin sade taş ve çamur sıvama ile olduğu bilinmektedir.Etrafı tel örgü ile çevrilidir. Sandıklı’yı bir bütün olarak gören bir yükselti üzerindedir.
Kudum, Mevlevî müziğinin dört temel çalgısından biri (diğerleri “ney”, “rebap” ve “halile”) olan “kudüm”ün, çapları yaklaşık 28-30 cm civarındaki davulları, dövme bakırdan yapılmış olup biri büyük diğeri küçük iki tasa benzer. Yüksekliği ise yaklaşık 16 cm. olan taslar, dibe doğru daralırlar. Büyüğünün ağzına iki, küçüğünün ağzına bir milim kalınlığında deri gerilir. Tiz ses veren davul (tek) sola, öbürü (düm) sağa konur. Daha ince bir derinin gerildiği (tek), boyut olarak da (düm)den biraz küçüktür. Devrilip sallanmalarını önlemek için, simit denen, içi pamuk doldurulmuş bir çift meşin halka üstüne oturtulan davullar, “zahme” denilen bir çift ahşap çubukla çalınır. “Kudüm”ün bakır gövdesi, metalik tınıyı gidermek amacıyla çoğunlukla dıştan meşinle kaplanır.
A.Osman Karakuş,Sandıklı Türbeleri ve Türbelerle ilgili Halk İnançları sayfa,153
Dipnotlar
SANCAKTAR : Sancak taşıyan kişiye denir. Aynı mânâda “alemdar” kelimesi de kullanılır. Tekkelerde bulunan sancakları korumakla ve tekke mensuplarının sancakla gittikleri zamanlarda, taşımakla görevli derviş hakkında kullanılan bir tâbirdir. Bu görev, tarikatta ilerlemiş kişilere verilirdi.
Dr.Mehmet Aysoy ile Sandıklı’nın sosyolojik Tarihi üzerine yaptığımız görüşme notlarından
Sandıklı dünü bugünü,Sandıklı Lisesi Yay.S,41
Taşlarla şekil yapma uygulaması,kişinin dileğini ifade eden bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.Ev,araba vs. taşlarla şekillendirilmektedir.