Şimdiki Askerlik Şubesi karşısında çamaşırhane vardı. Yıktırıldı. Hizmeti çoktur. Saymakla bitmez. Onu Yanık Kışla anılarımda etraflı olarak anlatacağım. O çamaşırhaneden eski mezbaha caddesine kadar olan yer. O çevrede üç ev vardı. Gardiyan Ethem Mehmet’in evi, Çakal İmamların evi ve Takkesiz lakaplı posta hane görevlisi Mürüvvet’lerin evi vardı. Diğer yerler kâmilen bahçe idi. Akça bahçesi, Heybeli bahçesi, Hörü bahçesi gibi bahçeler vardı. Ön tarafı şimdiki yolun orta yerine kadar genişti. İçerisi çeşitli ağaç grupları ile çevrili idi. Kavak, akasya, salkım söğüt ve diğerleri yemyeşil bir ortam.
Çakal İmamların evin önüne rastlayan yere üç dört basamaklı dal ve tahtadan üç dört metre genişliğinde yedi sekiz metre uzunluğunda sahne yapılır, turneye çıkılıp şehrimize gelen şarkı türkü, saz söz sanatçıları burada çeşitli eğlenceler yaparlardı. Gösterilerine o zamanın Sandıklıları müzik ve eğlenceye çok önem verirlerdi.
Gündüzden yer ayrılır, ailecek akın akın gelir yerlerini alırlardı. Sahnenin kenarına renkli yarım metre yüksekliğinde perde çekilir ve zemine halı serilir. Ne kadar sanatçı var ise o kadar Sandıklılı daima hazır olur. Eğlence başlamadan heyecanla beklerlerdi. Sekiz-on lüks lambası yakılır ışığı kendine yetiremeyenler yanlarında getirdikleri mumları yakar. Kimler geliyor veya gelmiş merakı hat safhada olurdu. Ağaçların altında tabii güzelliklerini seyreder konser veya sazlı sözlü program başladığında zevkin doruğuna ererler.
Program hoşlarına gitti ise ertesi gün rezervasyon yaptırılıp öbek öbek gelen o zamanın aile grupları medeni yaşamın kanıtıdır. Sonraları buraya dini bayramlarda çocuklar için beşikler kurulur. Nennen beşik, sürme beşik, dönme dolap gibi bir nevi luna park hayatı yaşanırdı.
Bahçeler apartman ile doldurulmaya başlanınca özelliğini yitirdi. Yol genişletilince tratuvar yapılan evlerin önü düzenli bir hale dönüştürülmüştür. Hayali bilenler için tatlı hatıra olarak kalmıştır.