1.Konumu:Merkez Yunus Emre Mahallesi ve Selçik Köyü ile sınırlıdır.Sandıklı’ya 8 km, Afyon’a 69 km.dir. 2010 yılı nüfus sayımına göre nüfusu 285 kişidir.
2.Tarihi:İsmini çevresindeki kaya mezarlardan almıştır. Alan çalışmasında tespit ettiğimiz malzemeler, arkaik devirde yerleşim olarak kullanılmıştır.Arşiv kayıtlarına göre İslami Devirde önemli yerleşim merkezidir. H.937/M.1530 tarihli vesikada Ağ İn ismi ile geçer.Aynı vesikaya göre 13 hanede 25 neferan oturur.Ayrıca 1 mücerret,1 pîr-i fani,1 imam,1 sahib-i berat muaf bulunmaktadır [1]. Geliri.2550 akçadır.[2]H.1032/M.1623 yılında 7 hane olup, 2 avarız hanesi bulunurken H.1124/M.1709 yılında 9 haneye yükselmiş,2 avarız hanesi vardır.[3] 2567 Numaralı Avarız Defteri kayıtlarına göre,1623 yılı tahrir defterlerinde Akça-İn olarak geçmektedir. Bu yılda 7 gerçek hanesi,1 avarız hanesi ve 35 nüfusa sahiptir. 1709 yılı tahrir defterlerinde ise gerçek hane sayısı 9’a, avarız hanesi 2’ye nüfusu ise 45’e yükselmiştir.
Köy civarında tespit ettiğimiz Yörük mezarları, buranın Sarı Keçili Yörük Aşiretinin iskan olduğunu gösterir.Köyü kuran aileler:Kerimler(Can),İnceler(İnce),Dedeler(İnce),Hamzalar(Akbulut).Karahasanlar(Şahin) Akin Köyü’nün kuruluşu çok eskilere dayanmaktadır.[4] Bu tarihlerde orta büyüklükte bir köy olduğu gözükmektedir.[5]Aynı zamanda Akin Köyünde çiftlik vakıfları da mevcuttur. Yusuf Dede Türbesi köyün girişinde yol kenarında yer almaktadır.Asırlık dut ağaçlarının olduğu, etrafı duvarla çevrili bir bahçenin içersindedir.Türbenin hemen kıyısında eski yaşam izlerini taşıyan inler (mağaralar) bulunmak tadır.Türbede iki mezar bulunmakta olup birisi kendisininz diğeri eşi Satı Sultan’a ait olduğu rivayet edilmektedir. Mezarlar yan yana ve üstü açıktır.İlçemiz türbeleri içersinde en çok ziyaret edilen türbeler arasındadır. Yusuf Dede’nin kişiliği ile ilgili yeterli bilgi ve belge bulunmamakla beraber bir çok kaynak onu Yunus Emre ile çağdaş olarak göstermektedir. Yusuf Dede ile ilgili iki önemli belge ise 1880 tarihli Hüdavendigar Vilayeti Salnamesidir. Salnamede Yusuf Dede Türbesi ziyaret edilen türbeler arasında gösterilmektedir. Bir diğer kaynak ise Şeyh Hamza tarafından yaklaşık 16.Yüzyıllarda kaleme alındığı, Sandıklı ile ilgili uzun bir manzumesinde Sandıklı Evliyaları arasında göstermesidir. Horasan Erenleriyle birlikte Anadolu’nun Türkleştirilmesi İslamlaştırılması çalışmaları için görevlendirilerek buraya geldiği sanılmaktadır. Yine türbenin yakınlarında eski bir mescit bulunduğunu kaynaklar belirtilmektedir. Günümüzde bu mescit yoktur.Yöre halkından yaşlıları bunu doğrulamaktadır.Yusuf Dede’den dolayı Akin Köyünde Yusuf ismi oldukça fazladır. Yusuf Dede’ye gösterilen hürmetten dolayı yöre halkı çocuklarına onun ismini vermiştir. Türbeyle ilgili Halk İnançları: Horasan erenlerinden olan Yusuf Dede Türbesinin Sandıklı ve çevresinde en çok ziyaret edilen türbelerden birisi olduğunu yukarıda belirtmiştik.Bilhassa Akin Köyü’ne komşu olan köyler burasına hürmet göstermektedirler.Yusuf Dede Türbesine genellikle çocuğu olmayanlar veya erkek çocuk isteyenler gelmektedirler. Türbede dua ederek dilekleri gerçekleşenlerin, sonradan her yıl burada düzenli olarak adak kesmektedirler. Yusuf Dede Türbesinde adak merasimleri oldukça kalabalık yapılmaktadır. Dileği hâsıl olan kişi bir iki araba dolusu yakınları ve tanıdıklarıyla buraya gelerek kesilen adaklar kazanlarda pişirilerek ikram edilir. Topluca bu Allah dostu vesile kılınarak dua edilir. Adak geleneği günümüzde hala sürmektedir. Asırlık dut ağaçlarının gölgesin de ailece veya arkadaş çevrelerince buraya piknik yapmaya gelenler de görülmektedir. Türbe ve çevresi oldukça temiz olup içersinde su da bulunmaktadır. Türbe içersinde antik çağa ait yapı parçaları mevcuttur. Genellikle sunu taşları bulunmaktadır.
Menkıbelerle Yusuf Dede Türbesi: Sandıklı ve çevresinde eskiden beri anlatıla gelen bir Çekirge istilası olayı vardır. Çekirge istilası 1916 yılında meydana gelmiş ve Sandıklı’da yıllar süren bir kıtlığa neden olmuştur. Çekirge istilası Sandıklı ve çevresindeki ekinlere büyük zararlar vermiş o yıl çiftçinin ambarları boş kalmıştı. Çekirge istilasında çekirgeler hemen hemen Sandıklı’nın bütün köylerindeki arazilere zarar vermiş,her ne varsa silip süpürmüş.Kıtlık hasıl olmuş.Çekirge sürüsü Yusuf Dede’nin türbesine yaklaştığında sanki bir işaret almışçasına durarak ilerleyemez. Bu olay Sandıklı ve çevresinde büyük yankı uyandırır. Yusuf Dede manevi bir işaretler Çekirge sürüsünün ekinlere zarar vermesini önlemiş. Bu olaydan sonra nerden geldiği belli olamayan çekirge sürüsü yine nereye gittiği belli olmadan kayboluvermiş.[6]
İlçeye bağlı Akin Köyünde bulunan Yusuf Dede ve eşi Satı Sultanlara ait olduğu söylenen yatır çevre köyler tarafından da toplu olarak ziyaret edilen yatırlardan birisidir. Genellikle harman sonrası ziyaret edilen Yusuf Dede ve Satı Sultan yatırlarında kazanlar kaynatılarak yemekler pişirilmekte evliya vesile kılınarak dilekler tutulmaktadır. Çocuğu olmayanlar veya çocuğu yaşamayanlar tarafından ziyaret edilen yatır Sandıklı Halk kültüründe önemli yer kaplamaktadır. Ziyaret sonrası erkek çocuğu olanların Yusuf, kız çocuğu olanların ise Satı yada Safiye koydukları görülmektedir.Çevre köylerinde bundan etkilendiği bilinmektedir. Akin köyünde Yusuf ve Satı isimlerinin oldukça fazla olması da bunu göstermektedir.
3.2.2-Cirim Baba: CİRİM BABA
“Münafıklar Cirim babayı göremez
O pirin mezbele olmuş mezarı”[7]
Öyle bir yere gidiniz ki manzara sizi mest etsin. Dibi görünmeyen uçurum kenarlarında saatlerce cıvıl cıvıl kuş seslerini dinleyin. Göremediğiniz suyun gürül gürül akan sesleri sizi de başka dünyalara götüreceğinden eminim. Burası da neresi? Su olmadan su sesi gelir mi hiç dediğinizi duyar gibiyim.Gerçektende böyle bir yer varmı sorusuna vereceğimiz cevap elbette ki var olacaktır. İlçemiz Akin ve Karkın Köyü arasında bulunan Cirimbollu’dan bahsettiğimi herhalde anlamışsınızdır[8]. Adından da anlaşılacağı gibi Cirim[9]: Hacim anlamındadır. Bazıları Cirim ile Cürüm kelimelerini aynı anlamda kullanmaktadır. Oysa Cürüm:kabahat-suç anlamlarına gelmektedir. Cirimbollu
ise hacmi bol anlamına gelmektedir. Cirimbollu çevresinde bulunan köylerde burasıyla ilgili çeşitli söylenceler bulunmaktadır. Bu söylenceleri anlatmadan önce Cirimbollu ve çevresinden kısaca bahsedelim;
Cirimbollu denilen yer Kumalar dağ silsilesinin Çal Dağı eteklerinde bulunmaktadır. Çal Dağı, Çöl Ovası ile Sandıklı Ovası’nı bir bıçak gibi ayıran büyük bir dağdır. Çal Dağı’nın eteklerinde onlarca tepe ve Karkın, Akin, Gökçealan köyleri ile Kusura, Ballık Kasabaları yer almaktadır. Dik ve sarp kayalıklarla dolu olan Cirimbollu da maalesef hiç ağaç bulunmamaktadır. Yalnız dereler boyunca uzanan bolca söğüt ağaçları vardır. Cirimbollu’nun en yüksek yerinde küçük bir kale kalıntısı bulunmaktadır. Bu kalecik ile ilgili anlatılan hikaye ise şöyledir;
Zamanın birinde kral çok güzel olan tek kızını kıskandığından, kimseciklerin gitmeye bile cesaret edemeyecekleri bir yer bulunmasını buraya küçük bir kale yapılmasını emretmiş. Her yeri gezmişler böyle bir yer aramışlar. Burasının tam istenilen yer olduğuna karar vermişler.
Kral, “yapın madem” demiş. Kral kızının herkesten uzak burada kalmasını
istemiş istemesine amma her ne olduysa kale tamamlanamamış. Bu yarım kalmış yapı aradan yıllar geçmesine rağmen adeta bir uç gözetleme kulesi gibi hala ayakta durmaktadır.
Cirimbollu’dan geçen ve görünmeyen su ise Kumalar dağından doğmakta ve Akin köyüne varmadan kaybolmaktadır. Konuyla ilgili görüştüğümüz köylüler suyun kaynağına saman döktüklerini ertesi gün ise bu saman çöplerinin Çivril Işıklı gölünden su yüzüne çıktığını gördüklerini ifade etmektedirler. Cirimbollu ile ilgili anlatılan bir başka efsaneye gelince;
Bu sarp ve her tarafı uçurum olan yerde görünmeyen bir girdap olduğu,buraya düşen yada giren canlıları içine çektiği,cirimbolluda kaybolanların bir daha izine bile rastlanmadığı söylenmektedir. Özellikle koyun ve keçi çobanları buranın yakınına bile sürülerini getirmekten kaçınırlarmış. Bir gün keçilerini güden çoban üç keçisini Cirimbolluya kaptırmış. Aradan 2-3 yıl geçtikten sonra yine buraya sürüsünü getiren keçi çobanı daha önce kaybolan keçilerinden türeyen bir keçi sürüsünü görmüş. Çıkarmak için ne kadar uğraşmışsa başaramamış. Yakın köyler burada eskiden çok kişinin kaybolduğunu, kaybolan insanlarında burada yeraltında gizli bir köy kurdukları bile söylenir olmuş. Velhasıl görünmeyen bu suyun her canlıyı içine hapsettiği hala anlatılmaktadır.
Cirim Baba:Cirim Baba’nın mezarı yukarda anlattığımız kaleye varmadan ağaçlarla kaplı bir derenin kenarında iken günümüzde bu mezar kaybolmuştur. Yöre halkının ifadesine göre Allahın büyük veli kullarından olan Cirim Babaya yakın zamana kadar halkın büyük teveccühü varken son yıllarda ziyaretler unutulmuş.Bununla birlikte Cirim Baba’nın mezarı da bugün kaybolmuştur.Bunun da Cirim Baba’nın bir kerameti olduğuna inanılmaktadır. Çünkü Cirim Baba’yı herkes göremezmiş. Cirim Baba’yı sadece kalbi saf ve temiz olanlar görebilirmiş.Bazı kaynaklar da ise şu ifadeler yeralmaktadır; “Cirim Baba’yı herkes göremez.” Bu ifadeler bize Koçgazi Dede türbesi kuyu suyunu ve Selçik köyündeki Balıklı Pınar’ı hatırlattı. Buralarda da suyun herkesin görünmediğine inanılmaktadır.[10]
İlçeye Bağlı Akin Köyü Cirimbollu isimli mevkide bulunmakadır. Mezarı günümüzde kaybolmuştur. Mezarının yerinin bilinmemesine dair bazı kaynaklarda:
Münafıklar Cirim babayı göremez
O pirin mezbele olmuş mezarı”
denilmekte ve Cirim Baba’yı kalbinde kötülük olmayanların görebildiği ifade edilmektedir. Koçgazi Dede türbesinde olduğu gibi yatır yakınında bulunan suyun şifa verici özelliği olduğuna inanılmaktadır.
Akin Köyüne ait,Osmanlı Nüfus Atik Defteri
[1] 438 nolu MVAD(937/1530)Ankara.1993s.177
[2] BA,MAD. Nr.439 s.178
[3] BA. AVARIZ . nr.2567
[4] Cengiz Orhonlu’nun Aşiretlerin yerleştirilmesiyle ilgili eserinde verilen 1691-1696 yıllarına ait Osmanlı İmparatorluğunda aşiretlerin iskan teşebbüsüyle ilgili haritalarda köyün adı Akçain olarak gözükmektedir. Orhonlu’ya köye yerleşme bu tarihlerde başlamıştır.
[5] 2567 Numaralı Avarız Defteri kayıtlarına göre,1623 yılı tahrir defterlerinde Akça-İn olarak geçmektedir.Bu yılda 7 gerçek hanesi,1 avarız hanesi ve 35 nüfusa sahiptir.1709 yılı tahrir defterlerinde ise hane sayısı 9’a
Avarız 2’ ye nüfusu ise 45’e yükselmiştir.
[6] Akşehir-Çakırlar Kasabası’ndaki Şeyh Abdullah Efendi Türbesi ile ilgili benzer çekirge efsanesi anlatılır.
[7] Sandıklılı Şair Şeyh Hamza’nın yaklaşık 16.yüzyılda kaleme aldığı manzumeden
[8] Aynı ismi taşıyan bir köprü Isparta İlinin Uluborlu ilçesinde de bulunmaktadır. Cirimbolu Su Kemeri” Türklerin yaşadığı bölgeye yani kale mevkiine su taşımak amacıyla yapılmıştır. İlk yapı yıkılmış ve tamiratı Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in emriyle 1872 yılında tamamlanmıştır.
[9] Bkz. TDK-,Türkçe Sözlük
[10] Ali Osman Karakuş,Sandıklı Folklorundan Damlalar,s;16