DEVAM EDECEK 5
İslam’da “Tıbbı Nebevi” çalışmalarının ortaya çıkması önemli bir problematiktir. Fazlur rahman “İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıp” isimli eserinde Tıbbı Nebevi’nin İslam tarihinde bir süre sonra ortaya çıkmasını sorgulamıştır.17 Tıbb-ı Nebevi yazarlarının, umumiyetle geleneksel ilaçları ve kuralları Yunan tıbbının prensipleriyle birleştirdikleri ileri sürülebilir. İbnü’l Cevzi (ö. 1200)’nin Tababetten Faydalı Seçme Parçalar (Beneficial Selections from Medicine) isimli eklektik eserinin girişinde ifade ettiğine göre, O, tabip-alimlerin doktrinlerine yer verdiği kadar, Peygamber’den ve sahabilerinden gelen hadisleri de göz önüne almıştır. Ez-Zehebi de (ö. 1348) Nebevi Tıp (Prophetic Medicine) adlı eserine giriş mahiyetindeki yazısında şöyle demektedir: ‘’Sağlıklı iken onu korumak, sağlıklı değilken sağlığa kavuşmak için gerekli olan tıpla ilgili hadisleri ve tıp adamlarının bıraktıkları bilgileri toplamak için Allah’ın yardımını diledim.” Ondördüncü yüzyıldaki iki alim (İbn Kayyim el-Cevziyye, ö.1350 ve el-Sürremerri, ö.1374), vahyedilen tıp ile (Galen, İbn Sina gibi ) tabiplerin tıbbı arasındaki ilişkinin, bu ikinci tıp türü ile halk tıbbının hurafeleri arasındaki ilişki gibi olduğunu söylerler. Bununla beraber, her ikisi de Arap tıp otoritelerinden ve Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman doktorlardan alıntılar yaparlar. (Fazlurrahman,1997)
Bu bağlamda Tıbb-ı Nebevi literatürünün önemli niteliklerinden biraz bahsetmek gerekir. Muhtemelen en önemli şey, karışım ilaçlara (el-murekkebe) karşı, basit ilaçların (el-edviye el-mufrede veya el-basita) tercih edilmesidir.18 Klein-Franke’ye göre bunun sebebi, birinci tür ilaçların, İslam hukuku tarafından yasaklanmış katkı maddelerini içermesi ihtimalidir. Gerçek sebep, karışım ilaçların daha fazla yan etkilere sahip olma ihtimalinin varlığı gibi görünmektedir.19
İslam düşüncesinde modernlikle başlayan ve dini kavramların içeriklerinin dünyevileştiği üçüncü dönemde ‘alternatif tıp’ bu süreci takip etmemize imkan sunan alandır. Bir çok uygulamanın ortak adı olan alternatif tıp, gelenek fenomeni bağlamında ele alındığında üç farklı kategoride sınıflandırılabilir. Birinci kategoride geleneksel tıp uygulamaları, ikinci kategoride modernliğin icadı olan gelenekler ve üçüncü kategoride de karşı-modern tıp olarak tanımlayabileceğimiz uygulamalar yer alır. Alternatif tıbbın tarihinde ilk eşiği fitoterapidir. Fitoterapi modern tıbba karşı verilen savaşta başlıca silah görevi görür. XIX.Yüzyıla kadar, sağlığı korumak ve hastaları iyileştirmek için bitkisel reçetelere başvurulurdu. Yararları binlerce yıllık deneyim sonucunda keşfedilmiş ve damıtılarak, kurutularak, öğütülerek kullanılan bitkiler bu dönemde de halk tıbbının beslenme kaynaklarını oluşturmayı sürdürürler. İlaç listelerinin yarısından fazlasını kaplayan bitkisel reçetelere ve içlerinde geleneksel uygulamaların anlatıldığı bitkibilim kitaplarına gösterilen ilgi eskisi gibi devam eder. Fitoterapi modernlik karşısında geleneğin bütünüyle kutsanmasını ifade eder. Geleneksel tıbbın kullandığı yöntemler doğrudan “şifalı” araçlara dönüşür, otlar, çiçekler, meyveler her şekliyle “şifalı” bir hal alır. Alternatif tıp adı altında Doğu Asya uygulamaları içinde yer alan ve kaynağı Doğu Asya olan belli uygulamalar modernlik içinde yeniden formatlanmıştır.27 Akupunktur, Ayurveda, Kropraktik ve Refleksoloji bu anlamda tipolojiktir. Alternatif tıbbın yöntemleri içinde yeni bir tıp anlayışı iddiası taşıyan iki uygulama bulunmaktadır: Homeopati ve Holistik tıp. Alternatif tıbbın modern tıp içinde yer edinmesinde önemli bir etkisi olan bu iki uygulama, gelenek-modern ikileminde önemli bir arayı, karşı-modernliği temsil eder.28 Dünyevileşme diğer geleneksel yöntemlerden ayrı olarak bu yaklaşımlarda olgunlaşmaktadır. İçinde yoğunlukla kutsama barındıran bu yaklaşımlar modern tıbbın yeni yüzü olarak karşımıza çıkar. mehmetaysoy.blogspot.com
DEVAM EDECEK