Adı Nuri. Köy imamı. Bilgisi görgüsü son derece olumlu fakat fakir aile çocuğu biriydi. Her sene köy değiştirir. Kendine uygun bir ahenk bulamaz. Kendisi hafız altı yedi makam bilir. Biraz sinirli olmadık yerde patlayıverir.

Bizim helvacılar içindeki terzi dükkânında ilik delik işlerine yardımcı olur para pul almaz. Bizimle yer içer gününü geçirir. Birinde fırının önünden geçerken yakın arkadaşlarından olan zatın güveç yaptırıp götürdüğünü görür. Hiç olmazsa bir buyurun bekler ama arkadaşından hiç ses çıkmaz. Buna alınır gücenir o kızgınlıkla Sazak’ta olan bahçesini satar ve hemen et alıp güveç yaptırmaya fırına verir. Bir güveç için tarla mı satılır kinayeli sözlere aldırmaz. Size ne diye tepkisini gösterdi.

Yaşamayı seven elinde avucun da olmadığı için mahrumiyet hayatı yaşayan ve bunlara ilaveten biricik oğlu Cafer’i okutmak için neleri vermezdi. Cafer babasına yük olmaz hem çalışır hem okumaya devam derdi. Liseyi bitirip Sandıklı’da Ziraat Bankası aracılığı ile tarım kredi kooperatifi müdürü olarak hayatını devam ettirdi. Mesut Hoca, Cafer’in kalburüstü adam olmasını isterdi. Tabi ata ile babası Cafer’in iyi durumunu göremeden vefat etti. Nurda yatsın.

Onunla yaşadığım bir anımı anlatmak istiyorum: Terzi Ahmet yanında çırak olarak çalışıyorken ustamın dükkân üst katta olduğu için insanlar aşağı kısımda kalıyor. İnsanları yukardan seyrediyorduk. Rahmetli Mesut hoca çıkar gelir hadi Mehmet bir fasıl geçelim derdi. O da bende müzik hastasıyız. Peki oluru aldıktan sonra o gün hangi makamı icra edeceksek başlardık okumaya. Aşağıda kasap Hacı Hüseyin, kasap Aşkar ayılar anırıyor diye söylenirler. Ustam aşağı kapıdan yukarıya çıkmaz. Onlara asıl ayı sizlersiniz. Bak ne güzel söylüyorlar. Onları rahatsız olmasınlar diye yukarı bile çıkmıyorum diye cevabını verirdi.

En çok hüzzam ve saba makamında şarkılar söyler. Bazen Hafız Burhan gazelleri, bazen Bimen Şen şarkıları, Nevzat Akay, Saadettin Kaynak, Leyla Hanım, İsmail ve Kadri Şen çalar kanun ve ut üstatları sevdiğimiz ağzımızdan hiç düşürmediğimiz sanatçılardı. Hele Salih olarak diye bir klarnet ustası vardı. Radyoda onu anonsu yapıldı mı her şey unutulur. Diğer sazların arasında onun nağmelerini su gibi içerdik. Bir başkaydı o günler.

Ders aldığım mesut hocam nurda yatsın. Tatlı hatırası bile bana bugün için en büyük hazzı veriyor.

Mehmet TOPBAŞ